23 Nisan 2025, Çarşamba
spot_img
Ana SayfaDernekten HaberlerSağlık Kuruluşları Dernekleri Platformu İlk Basın Toplantısını Yaptı.

Sağlık Kuruluşları Dernekleri Platformu İlk Basın Toplantısını Yaptı.

Sağlık Kuruluşları Dernekleri Platformu`nun 07 Mart 2008 Cuma günü Sürmeli Otel İstanbul`da düzenlediği Basın Toplantısı`nın tam metni aşağıdadır.
“Bizler, 14 hastane ve sağlık kuruluşu derneği olarak SAĞLIK KURULUŞLARI DERNEKLERİ PLATFORMU adı altında birleşerek geçtiğimiz günlerde yayınlanan yönetmelik ve genelgeler ile TBMM`de onaylanması beklenen Genel Sağlık Sigortası ve Tam Gün Yasası`nın özel sağlık sektörü üzerindeki olumsuz etkilerini tartışmak üzere sizleri davet ettik. Platformumuz 2500 Hastane ve Sağlık Kuruluşu ile 60.000 çalışanı temsil etmektedir.
AKP hükümeti Sağlıkta Dönüşüm Projesi`ni başlatırken Özel Sağlık Sektörüne şu mesajı vermişti:
“Kamu hastalarına özel sektörün kapısını açacağız. Yatırım yapın.”
Gerçekte de kamu hastalarına özel sağlık sektörünün kapıları açılarak gerçek bir REFORM gerçekleştirildi.
Sağlıkta dönüşüm şu şekilde gelişti:
  1. Kamu hastaneleri Sağlık Bakanlığı çatısı altında toplandı.
  2. SSK, Bağkur ve Emekli Sandığı Sosyal Güvenlik Kurulu adı altında birleştirildi.
  3. SSK`lıların serbest eczanelerden ilaçlarını alabilmeleri sağlandı.
  4. Hastanelerde hastaların rehin kalma olayı sonlandırıldı.
  5. Kamu hastalarının özel sağlık kuruluşlarında sağlık hizmeti alabilmesi sağlandı.
Evet bu reformdu. Bu reformu gerçekleştiren Sn.Başbakanımıza, Sn.Sağlık Bakanımıza, Sn.Maliye Bakanımıza ve Sn.Çalışma Bakanımıza tüm sektör olarak teşekkür ediyoruz.
Özel sağlık sektörü kullandığı modern tıp teknolojisi, deneyimli medikal ve paramedikal kadrosu, hızlı ve doğru tanı ve tedavisi, hasta memnuniyetine verdiği önem ve güleryüzlü hizmet anlayışı ile hastalarda HASTANE SEVGİSİ` ni oluşturmuş, hastalara kuyruğa girmeden ve önemsenerek hizmet almak imkanı oluşturarak,bu reformun önemli bir ayağı olmuştur.
Hükümetimizden aldığımız destekle özel sağlık sektörü yatırımcılarımız Anadolu`nun çeşitli il ve ilçe merkezlerinde hastane, tıp merkezi, dal merkezi, görüntüleme merkezi vs. yatırımları yapmaya başlamış ve bir çoğunu yaşama geçirerek sağlık hizmetini yaygınlaştırmış, halkın ayağına götürmüştür.
Bugün ise nedenini anlayamadığımız bir şekilde taraf olan özel sağlık sektörü sivil toplum örgütleri ile görüşmeden, tartışmadan 15 Şubat 2008 tarihinde Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Ayaktan Teşhis ve Tedavi Merkezleri Yönetmeliği yayınlanarak özellikle geçici maddelerde yapılan düzenlemeler, mevcut sağlık kurum ve kuruluşlarının finansal ve sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından işletilemez hale getirmiştir.
  1. Getirilen yeni hükümler, hiçbir geçiş süresine fırsat vermeden, aynı gün itibariyle yürürlüğe girmiştir. Düzenleme sektörün ve vatandaşların devlete olan güvenini sorgulatacak katı bir şekilde yapılmıştır.

  2. Ayrılan sağlık personelinin yerine yenisi alınamamakta,bu nedenle SGK ile yapılan sözleşmeler feshedilmektedir.Daha önce kredi ya da diğer yollarla temin edilen ya da sipariş verilen tıbbi cihazlar kullanılamaz hale getirilmiştir

  3. Kura uygulaması, Yönetmeliklerin dayanağını oluşturan 3359 sayılı kanunda yer alan hükümlere aykırı olarak sadece özel hukuk tüzel kişilerine uygulanmakta, kamu sağlık kurum ve kuruluşların yatırım kararı yine Sağlık Bakanlığı`nın tek taraflı tasarrufuna bırakılmaktadır. Düzenleme açık bir şekilde yasaya aykırılık içermektedir.

  4. Yönetmelik hükümlerinin hukuka açık bir şekilde aykırı hükümlerinin iptali için yargı yoluna başvurmayı en son seçenek olarak değerlendiriyoruz. Sağlık Bakanlığımızın ve Hükümetin söz konusu düzenlemelerdeki eşitsizlik ve haksızlıkları en kısa sürede çözerek, halen sürmekte olan ve hukuksal anlamda bağıtlanmış sözleşmelere dayalı yatırımların önündeki engellerin kaldırılmasını acilen talep ediyoruz.
“REKABETİN OLMADIĞI BİR ORTAMDA BİREYİN DEĞERİ OLMAZ”
Bu sistem hastaneler arasındaki rekabeti tamamen kaldıracaktır. Bu sistemde ve önerilen SUT + %20 fark ücretleriyle ancak kalitesiz hizmet, eski ve basit teknoloji, kötü altı yapı sonuçları oluşur. Bu sonucun insani, kanuni ve siyasi bedelleri çok ağır olur. Özel sağlık sektörü bu bedellerin tarafı olmak istememektedir. Bu sistem hastaların sağlık kuruluşunu ve hekimini seçme hakkını ortadan kaldıracak ve bunun sonucu olarak bu kuruluşlar daha evvel olduğu gibi hastalar için mecburen gidilecek kapı haline gelecektir.
Bütün iyi niyetimize ve çözüm önerilerimize rağmen hiçbir olumlu sonuçla geri dönülmemesi özel sağlık sektörünün önemli bir kısmının sistem dışına itilmesi vatandaşların ihtiyaca cevap vermekte zorlanan Devlet Hastanelerinden hizmet almaları ile Türkiye`nin sağlık sorununu çözeceği düşünülüyorsa bu karara katılmamamıza rağmen saygı duymaktan başka çaremiz kalmamaktadır.
Özel sağlık kuruluşları olarak bizler iş barışının sağlanarak yaşamımızı sürdürebilecek bir kar payı ile, yatırımlarımız ve müktesep haklarımızın korunması kaydıyle hizmet vermeye devam etmek istiyoruz. Haklı ve makul taleplerimiz karşılanmaz ve hizmet veremeyecek durumda kalırsak bu sorumluluğu özel sağlık sektörünün taşımayacağını sayın kamuoyuna duyururuz.
G E N E L
  1. Vatandaşlarımızın Anayasa ve Yasalarla verilmiş sağlık hakkının gerçek anlamda yaşama geçirilmesi, adil ve ulaşılabilir sağlık hizmeti sunum sistemi kurmak için son 5 yılda yapılan düzenlemeler vatandaşlarımızın ve sektörün büyük takdirini toplamıştır.
  2. Yoksulluk nedenleri arasında önemli bir paya sahip olan sağlık hizmetlerinden yoksunluk, Yeşil Kart uygulaması ile son 5 yılda önemli ölçüde ortadan kaldırılmıştır.
  3. Sağlık hizmeti kamusal bir hizmet olup, bu hizmeti kamu ya da özel sağlık kuruluşunda sunulmasının bir önemi yoktur. Sağlık hizmeti nerede sunulursa sunulsun, kamu hizmeti özelliğini kaybetmez.
  4. 15 Haziran 2007`de yayımlanan SGK Tebliği, kamu ile özel kesimin rekabet koşulları içerisinde çalışmasının zeminini oluşturmuştur.
  5. Sağlık hizmetinin sunulduğu yerin mülkiyetinin kamu veya özel kesime ait olup olmamasının bir önemi yoktur. Önemli olan sağlık hizmetlerinin finansmanı için vatandaşlardan alınan vergiler, primler ve borçlanma yoluyla elde edilen gelirlerin verimli ve kaliteli sağlık hizmeti için kullanılıp kullanılmadığıdır. Hizmetin sunulduğu kurumun kamu ya da özel kesime ait olup olmadığına bakılarak yapılan değerlendirmeler, sağlık sektöründe ayrımcılık oluşturduğu gibi, kamu sağlık tesislerindeki verimsiz ve kalitesiz uygulamaların üstünün örtülmesi anlamını taşıyacaktır.
  6. Sağlık Bakanlığı kamu ve özel kesime ait tüm sağlık kurumlarının ve sektörün Bakanlığı olduğu halde, kamuoyunda kimi uygulama, açıklama ve politikaları ile özel kesimi bir hasım olarak görmeye başladığı algısı oluşmaya başlamıştır. Dileğimiz bu algının yanlış olmasıdır.
  7. Sağlık Bakanlığından ve Hükümetimizden en önemli talebimiz, sağlık hizmetinin sunumu, yatırım, ruhsatlandırma, standartlar ve denetim açısından kamu ve özel kesimin aynı kurallara tabi olmasıdır. Bu anlamda kamu ile özel kesim sağlık kurumlarının rekabet içinde çalışmasını sağlayacak her türlü açılımın destekçisi olacağımızı beyan ediyoruz. 60. Hükümet programında yer alan “Rekabet piyasanın oluşmadığı sektörlerin düzenlenerek, özel sektörün finansman ve işletme yeteneğinden maksimum derecede yararlanılacağı” hedefinin yaşama geçirilmesini talep ediyoruz.
  8. Sağlıkta dönüşüm programının en önemli parametrelerinden biri de finansman ve sunumun birbirinden ayrılmasıdır. GSS Yasasında yapılan revizyonlar sürecinde kamuoyuna yansıyan bilgiler, Sağlık Bakanlığı`nın finansman rolünü de üstlenme eğilimi taşıdı izlenimi yaratmaktadır. Gelişmeler, Devlet Hastanelerinin devredilen SSK Hastanelerine dönüşme eğilimi içinde olduğunu göstermektedir.
P L A N L A M A
İnsan gücü, hizmet kalitesi, teknolojinin planlamasına karşı değiliz.
Ancak
1- Planlama gerek anayasanın 56. maddesi, gerekse 3359 sayılı kanun gereği hukuksal olarak tanımlanmıştır. Bu ihtiyacın yaşama geçirilmesinde kazanılmış hakların ve başlayan projelerin müktesep haklarının garanti altına alınması gerekir.
2- Sağlık hizmetinde en önemli aktör sağlık personelidir. Sağlık personelinin ülke genelinde dengeli ve adil dağılımı sadece devletin değil, tüm sağlık sektörünün sorunudur.
3- Sağlıkta Dönüşüm programında da belirtildiği gibi Sağlık Bakanlığı hizmet sunan değil kural koyan ve denetleyen konuma bir an önce gelmesi sağlanmalı veya bu görev Sağlık Bakanlığı dışında bağımsız bir kuruma devredilmelidir. Yeni ve devam eden sağlık yatırımlarının planlama görevi sağlık hizmetleri sunumu yapan bir yapıdan alınarak bağımsız bir kurula verilmelidir.
4- Anayasamızın 56.maddesinde ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda Planlama Kamu ve Özel kesim ayırımı yapılmaksızın (Askeri Hastaneler hariç) bütün sağlık kurum ve kuruluşlarını kapsayacak şekilde yapılmasını emretmektedir. Kamu hastanelerinin ne yasası ne yönetmeliği ne de ruhsatı vardır.
Sonuç olarak
Bizler gerek verdiğimiz sağlık hizmetinin sayısal değeri ve kalitesi ile gerek sağlamış olduğumuz istihdamla gerekse yaptığımız, yapmakta olduğumuz ve yapacağımız yatırımlarda ulusal sağlık hizmetlerinin inkar edilemeyecek önemli bir unsuruyuz.
Bizler kamuya vermekte olduğumuz hizmete devam etmek istiyoruz. Bunun için varlığımızı sürdürecek imkanların oluşturulmasının tekrar sağlanmasını istiyoruz. Sektörümüzün devleti karşısına almak gibi bir düşüncesi olamaz. Yasalara her zaman saygılı olan sektörümüz ülkemiz sağlık hizmetinin bir parçası olmaya devam etmek istemektedir. Bunun sağlanmasını Sn.Başbakanımız, Sn.Sağlık Bakanımız ve Sn.Çalışma Bakanımızdan rica ediyoruz.
Hepinize saygılar sunarım.
Sağlık Kuruluşları Dernekleri Platformu “
RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Most Popular