Özel sektör tarafından yapılacak sağlık kampüsleri Sağlık Bakanlığına kiralanacak. Klinik hizmetlerinin özelleştirilmediği modelde, kira artış oranı enflasyona göre belirlenecek. Tasarı halindeki Kamu Hastane Birlikleri Yasası için de bu model uygulanacak
Sağlık Bakanlığı, Sağlıkta Kamu-Özel Ortaklığı (Public-Private-Partnership-3P) projesini Türkiye’ye getiriyor. Projeye göre, kamu-özel ortaklığıyla sağlık kampüsleri yapılacak. Özel sektör tarafından yaptırılacak sağlık kampüslerinin tıbbi işletmesini Sağlık Bakanlığı üstlenecek. Bakanlık bu kampüsleri yapan binalarda kiracı olacak ve özel sektöre yapılan anlaşmaya göre aylık ya da yıllık kira ödeyecek. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “Bu sistemle bir taraftan özel sektörün dinamizmi ve finansal kabiliyetini diğer taraftan da kamunun sağlık hizmeti sunumundaki güvencesini ayakta tutmak istiyoruz” dedi.
Bilkent Oteli`nde düzenlenen Sağlıkta Kamu-Özel Ortaklığı Konferansı’na Sağlık Bakanlığının yanı sıra çok sayıda yatırımcı, finans kuruluşu, kamu kurum ve kuruluşu, inşaat sektörü, medikal grup, özel sağlık kuruluşu katıldı. Bakan Akdağ, sağlık kuruluşlarının yapımında yeni bir finansman modeli olarak geliştirilen kamu-özel ortaklığı uygulamasının 2008`de başlayacağını bildirdi.
Batı bu sistemi uyguluyor
Akdağ, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın amacının daha iyi sağlık hizmeti sunulması olduğunu belirterek, hakkaniyetli, adil, eşit ve sürdürülebilir bir sağlık hizmeti sunmak üzere çalışma yürüttüklerini anlattı. Kamu-özel ortaklığı sistemin birçok Avrupa ülkesi ve ABD`de de uygulandığını belirten Akdağ, sistemde kamunun sağlık alanındaki sahiplenici rolünün devam edeceğini vurguladı.
Akdağ, Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) kamu kurumlarının yanı sıra özel kuruluşlardan sağlık hizmeti aldığını söyledi. Akdağ, “Özel sektör belli bir oranda bu hizmeti sunabilir. Ancak, sağlık hizmetini bugün olduğu gibi ileride de çoğunlukla kamuya ait kurumlar vermeye devam edecek. Hükümet olarak projeksiyonumuz bu” dedi. Akdağ, artık hastanelerdeki görüntüleme ve laboratuvar gibi hizmetlerin özel kuruluşlar eliyle verilmeye başlandığını kaydederek, Anayasa Mahkemesinin kararıyla bunun önünde hukuki bir engel kalmadığını, uygulamayı daha da yaygınlaştırmayı düşündüklerini söyledi.
Bu bir özelleştirme projesi değil
Modern ve çağdaş binalarda sağlık hizmeti verilmesi amacıyla geliştirdikleri finansman modellerinden birinin TOKİ ile arsa takası yapılarak yeni hastane binaları kurulması olduğunu belirten Akdağ, diğer model olan kamu-özel ortaklığının ise bir özelleştirme işlemi olmadığını anlattı.
İlgili yasanın yaklaşık iki yıl önce çıkarılmasına rağmen çerçevenin iyi belirlenmesi amacıyla henüz uygulamaya geçilmediğini belirten Akdağ, “İlk kamu-özel ortaklığı uygulaması 2008`de başlayacak. Bu modelde sadece büyük kampüsler, yatırımlar olmayacak. Grup hastaneler için de benzer sistem uygulanabilecek” dedi. Bakan şunları söyledi:
“Hastane binalarının önemli bir bölümünü önümüzdeki beş yıl içinde, geri kalan bölümünü de sonraki beş yıl içinde tamamlamayı düşünüyoruz. Bunun rakamsal değeri milyar dolarla ölçülür. Önümüzdeki bir yıl içinde TOKİ’ye yaptırabileceğimiz işlerin toplamı ortaya çıkacak. Kalan miktarın hepsini kamu-özel ortaklığıyla yapmak zorundayız. Sadece büyük ölçekli yatırımlar için kamu-özel ortaklığını düşündüğümüz zannedilmesin. Daha küçük hastaneler için, diğer sağlık binaları için de bu yöntemi kullanacağız.”
Hastane birlikleri için sistem uygun
Hastane birlikleri ile ilgili Kanun Tasarısı’nın TBMM Sağlık komisyonunda olduğunu anımsatan Akdağ, tasarıyla 800 civarında ayrı yönetime ve döner sermaye işletmesine sahip hastanenin birlikler halinde toplanarak profesyonel şekilde yönetileceğini kaydetti. Sağlık Bakanlığının rolünün günlük atamalar yapıp gündelik işlerle uğraşmaktan çok bu hastane birliklerinin performanslarını değerlendirmek olacağını belirten Akdağ “Bu Kanun’la, kamuya ait hastane birliklerine devrettiğimiz hastanelerimizde de yine kamu-özel ortaklığıyla ilgili esaslar geçerli olacak” diye konuştu.
Şubat sonu ihaleye çıkılacak
Konferans’ta oturum başkanlığı yapan Sağlık Bakanlığı Kamu-Özel Ortaklığı Program Danışmanı Dr. Erkan Topal ise, kamu özel ortaklığı projelerinin üç yıl önce Sağlık Bakanlığında başladığını belirtti. Şu anda üç proje üzerinde çalıştıklarını kaydeden Topal, yapılacak işleri Ankara, Bilkent’te yapılması düşünülen sağlık kampüsü, Kayseri’de yapılacak genel hastane ve mevcut hastanelerin yenilenmesi olarak özetledi.
Topal, yasanın iki yıl önce çıktığını, uygulama yönetmeliğinin de geçen sene temmuz ayında çıktığını anımsattı. İçinde uzmanlık birimlerinin tamamına yakının bulunduğu kampüs hastanelerinin henüz proje aşamasında olduğu belirten Topal, “Kampüs hastaneleri belki zaman alabilir ama genel hastaneler için şubat sonu ihaleye çıkılabilir” dedi.
İngiltere modeli daha yakın
Projenin değişik bir konsorsiyum ortaklığı mantığına dayandığını belirten Topal, ortakların Türkler, yabancılar veya hem Türkler hem yabancılar şeklinde olabileceğini söyledi. Sağlık Bakanlığının, sistemi uygulayan İngiltere, İtalya, Avustralya, İspanya modellerini incelediği belirtildi. Topal, tıbbi hizmetlerin kamu tarafından verilecek olması itibariyle uygulamanın İngiltere’ye daha çok benzediğini kaydetti.
Kampüs hastane içinde neler var?
Uygulamanın “kendi kendine yeten hastaneleri” beraberinde getirdiğini belirten Topal, yapılması düşünülen kampüs hastaneler için şunları söyledi:
“Mesela Ankara’da Numune Hastanesi var ama bu şekilde devam edemeyecek. Bunun yerine Numune Hastanesi yenilenmiş şekliyle kampüse dahil edilecek. Numune hastanesi kalmayacak. Orada mesela bin yatak var gözüküyor ama o bin yatak kampüse geçiyor. Çok dağınık bir yapı bir kampüse toplanacak. Devletin böyle bir kampüsü kurmak için sermaye koyması gerekecek. Böylece devlet yatırım riskini diğer kişilerle paylaşmış oluyor. Kayseri’de de zaten şu an ek bir hastane projesi var. Burada biraz araştırma-geliştirmeye ağırlık verilmesi düşünülüyor. Böylece bu hastane oradaki genel hastanenin yanında daha özellikli işlere bakabilecek. Ama Bolu’da böyle bir hastane kurulduğu zaman mevcut hastane yıkılacak ve onun yerine ikame edecek bir model kurulacaktır zaten. Biz bu hastaneleri kendi kendine yeten bir şekilde seçiyoruz. Diyelim ki, Ankara’nın Bala ilçesindeki bir hastaneyi oraya sokamazsınız. Neden? Kendi kendine yetecek geliri olmayabilir. Hem gelir getirecek, hem de yeterli doktor-hemşire ve diğer sağlık personelini bulması ve tabii maaşını karşılaması lazım. Hastane birlikleri modelinde bu var. Sistem biraz daha otonom bir yapıyı öngörüyor. Bu yapıda sadece devletin atadığı bir başhekim bu kadar büyük bir hastaneyi yönetemez ki.”