Kongreler kaça ve nelere mal oluyor?
Türkiye’de bir yıl içinde düzenlenen yurtiçi psikiyatri kongreleri ile yurtdışındaki psikiyatri kongreleri vb. etkinliklere harcanan tutar milyonlarca doların üzerindedir. Herkesin bildiği gibi, bu bedelin tamamına yakını ilaç firmaları tarafından sağlanmaktadır.
Maliyet hesapları için, en çok katılım sağlanan ulusal kongrelerden örnekler verecek olursak:
1-Ulusal Psikiyatri Kongresi (2007): Yaklaşık maliyet 2.750.000 YTL.
– 1200 katılımın yarısı için sadece kayıt parası harcandı ise 600 x 250 YTL = 150.000 YTL
– Geri kalan 600 kişi için : 600x [245 Avro/ gece konaklama+kayıt+ yol] = 2.400.000 YTL
– Stant ücretleri : (500 YTL / metrekare) en az 200.000 YTL. (Su pınarından, kahve köşesine
kadar hepsi dolarla kiralanmaktadır)
2-Bahar Sempozyumu (2007) : Yaklaşık maliyeti 750.000 YTL.
570 kişi x[ 600 Avro (kayıt+ konaklama) + yol ] = 750.000 YTL.
3-Gazi Psikiyatri Günleri için de yaklaşık 750.000 YTL maliyet tahmin edilebilir.
Sadece bu 3 ulusal kongrenin toplam maliyeti 4.250.000 YTL.’dir.
Yurtdışı kongrelere gelince bunların en önemlileri sayılan
1-APA ‘ya katılım ortalama 150-200 kişi x 6000 Dolar kişi başı maliyeti ile toplam 1.500.000 YTL.
2- ECNP’ye katılım ortalama 400-500 kişi x 3000 Dolar kişi başı maliyet ile toplam 1.800.000 YTL.
3- WPA için de yaklaşık 150-200 kişi katılım x 6000 Dolar kişi başı maliyet ile toplam 1.500.000 YTL.
Yalnızca en çok bilinen bu 3 yurtdışı ile 3 yurtiçi kongrenin toplam maliyeti görüldüğü gibi yaklaşık 9 milyon YTL.’dir.
Bu rakama neredeyse her hafta düzenlenen 5 yıldızlı otellerdeki ilaç tanıtım yemekleri, haftasonları Bolu, Safranbolu vb. yerlerde asistan eğitimleri ve ilaç tanıtım konaklamaları, ilaç fabrikası inceleme gezileri ile yurtdışındaki orta veya düşük maliyetli diğer kongreler ve fabrika tanıtım gezileri de eklenince toplam yıllık kongre maliyeti için en az 15 milyon YTL. gibi büyük bir rakama ulaşılmaktadır. Gerçek rakamlar ticari ve mali sır gibi saklandığından basit hesaplamalar ile ancak bu sayılara ulaşılabilmektedir. Sadece bir yıllık gerçek kongre maliyeti 20 belki de 30 milyon YTL.’nin üzerindedir.
Peki bu maliyet neden bu kadar önemli?
Psikiyatriye ayrılan toplam yatak sayısı
– 5.2 milyon nüfuslu Finlandiya’da 10.600,
– 58 milyon nüfuslu İtalya’da 29.426,
– 60 milyon nüfuslu İngiltere’de 38.800,
– 82 milyon nüfuslu Almanya’da 54.088’dir.
Oysa 73 milyon nüfuslu ülkemizde bu sayı sadece 6000’dir (Bu sayılara bakım yatakları ve adli psikiyatri yatakları da dahildir)&hellip
Yatak işgal oranlarına bakıldığında toplam yükün çok büyük bölümünü üstlendikleri anlaşılan Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanelerine gelince
1-Manisa RSSHH: 1925 ‘de 50 yatakla açılmıştır. 1969’dan önce 650 yataklı hale gelmiştir.
2-Elazığ RSSHH: 1925’de 50 yatakla açılmıştır. 1973’den önce 420 yataklı hale gelmiştir.
3-Bakırköy RSSHH : 1927’de açılmış, 1938’de 2000 yatağa ulaşmış, halen 1701 yatak sayılı,
4-Samsun RSSHH: Aslında 1900 yılında yapılmış olan bina 1970’de 351 yataklı psikiyatri hastanesi haline getirilmiştir.
5-Erenköy RSSHH: 1978’de açılmış, halen 233 yataklı,
6-Adana RSSHH: 1984′ de 565 yatakla hizmete girmiştir.
(2007 yılında açılan 20 yataklı Bolu ve 50 yataklı Trabzon RSSH’ lerinin toplam yatak sayısına katkılarının çok düşük olduğu aşikardır.)
Yani yaklaşık 4000 yatağın beşte dördü 1970 öncesine aittir. 1970 sayımında nüfusumuz 35.6 milyondur, 2007′ de nüfusumuz yaklaşık 73 milyondur&hellip Böylece nüfusumuz %100’den fazla arttığı halde, zaten gelişmiş ülkelerin çok çok gerisinde olan yatak sayımız 37 yılda sadece %20 kadar artmıştır.
Şimdi, nüfusumuza göre bu kadar yetersiz durumdaki yatak sayımıza bakınca Ege ve Akdenizimizin beş yıldız ve üzerindeki lüks sahil otellerinde veya ABD, Avrupa ülkeleri, Japonya vb. ülkelerde cebimizden 5 Yenikuruş çıkmadan kongrelere katılmayı, vicdanlarda sorgulamak gerekiyor. Zira serviste yatak sayısından fazla hasta var iken, bu durumu açıklama çabanızı dinlemek bile istemeyen ve yatmak için adeta yalvaran hastalar ve hastalarını biraz daha yatırmak isteyen aileler, Ruh Sağlığı Hastanelerinde çalışanları fazlasıyla üzüyor hatta tüketiyor.
Oysa bu tip hastaneler için 2007 fiyatlarıyla Yapı Birim Maliyeti 482 YTL. /metrekaredir. Yani eğer yukarıda hesaplanan sadece 6 kongrenin 9 milyon YTL’lik maliyetini ele alacak olursanız bu yaklaşık her yıl bir 1800 yataklı Bakırköy Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinin inşaat maliyetine karşılık gelmektedir. Yani sadece bir yıl kongre düzenlemesek, o yıl yeni bir Bakırköy inşa edeceğiz demektir. Eğer istenirse üniversite veya eğitim hastanesi binalarında yılda bir kez düzenlenecek büyük bir ulusal kongreye kendi olanaklarımızla katılacak olursak, ki bu da bir seçenektir ve maliyet ihmal edilecek kadar düşük olacaktır. Gerçek rakamlar 15, 20, veya 30 milyon YTL. ise ve biz bu tutarı psikiyatri klinikleri yapımına aktarabilirsek, 8-16 yılda Almanya’nın yatak sayısına ulaşacağız demektir.
Eğer bu rakamlar gerçekçi bulunmuyorsa, kongre kayıt, konaklama, ve yol ücretlerini karşılayan ilaç firmaları İlaç işverenleri Sendika’ları kongre düzenleyicileri olan Türk Psikiyatri Derneği Genel Merkez ve şubeleri ile Üniversite Psikiyatri ABD’ları ve Kongre Organizasyon Firmaları gerçek rakamları açıklamalıdır.
Örneğin Antalya’da 16-21 Mayıs 2006’da düzenlenen 3000 kişi katılımlı Ulusal Jinekoloji Kongresi’nin maliyetinin 4 milyon YTL. olduğu yayınlanmıştır. Tıp Kurumu’na göre, uluslar arası kongreler hariç , sadece Türkiye’deki tıp kongrelerine yılda 200 milyon YTL. harcanmaktadır. Yine, tüm dünyada ilaç sanayiinin doktor başına yıllık promosyon harcamalarının 12.000 Dolar olduğu da anımsanacak olursa, yukarıda hesaplamaya çalıştığım rakamların doğru olması gerekir.
Anlatmaya çalıştıklarım ülkemin heryerindeki meslektaşlarım için geçerli olmakla beraber, özellikle Ankara’daki meslektaşlarıma seslenmek istiyorum. 84 yıllık Cumhuriyetimizin Başkentindeki ruh hastalarımız, akut alevlenme dönemlerinde , hastaneye yatırılmaları için 450 km. yolculuk yaptırarak İstanbul Bakırköy’e yollanmaktadır. Dolayısıyla Ankara’daki 3 Üniversite ve 3 Eğitim Hastanesi’nde görevli yüzlerce meslektaşımın önayak olmasıyla bu işe Başkent’imizde başlasak fena mı olur?
Benim, hastasının uğradığı bedensel ve ruhsal her türlü travmaya karşı duyarlı olan, daha doğrusu insana dair herşeye duyarlı olan meslektaşlarımın, kısacası, yazar, şair, yönetmen, müzisyen duyarlılığı olan, TV sunucusu, politikacı ve hatta şizofreni Dostları Dernekleri kurucusu, psikiyatrist dostlarımın bir yatakta iki kişi de olsa yatabilme ya da yeryatağında yatabilme şansını bile bulamamış, sokaklarda yatan şizofren hastalarımıza karşı artık daha fazla duyarsız kalmayacağına inanmak istiyorum.
Biliniz ki, sadece bir yıl kongre düzenlemeyerek veya katılmayarak onlara kazandıracağımız bir yatak, belki de 4 yataklı bir oda, bir şizofrenin sokaklarda yatmayarak tedavi olabilmesini sağlayacak, ağır suçlar işleyerek çevresine zararlı olan şizofren hastalarımızın da yer yokluğu nedeniyle erken taburcu olmasını önleyecektir. Asıl “şizofreni dostluğu”, bu değil midir?
Sakın, “Biz kongrelere bir yıl katılmak istemesek bile İlaç Sanayii böyle projelere yardımcı olmaz, kongre masraflarını hastane yapımına aktarmaz” demeyin. İlaç firmalarını bu hedefe yönlendirmenin de çeşitli yolları vardır.