Hastanelerin Sınıflandırılması Vatandaşı Ve Sektörü Nasıl Etkileyecek?
SGK`nın yeni düzenlemesi ile özel hastanelerin sınıflandırılmasının sektörü, hastaneleri ve vatandaşları nasıl etkileyeceğinisektörünün üst düzey hastane yöneticilerinden birlik ve derneklerine kadar pek çok kişiye sorduk. İşte Mehmet Ali Aydınlar, Muharrem Usta, Op. Dr. Reşat Bahat, Prof. Dr. Özdemir Aktan, Gülferi Yıldığım Öğün, Mehmet Altuğ, Dr. Aykan Çelikel veOp. Dr. Ruşen Aydın`ın yanıtları.
Hastaneleri beş grupta sınıflandıran SGK’nın açıkladığı liste eleştiri konusu oldu. Bin puan üzerinden yapılan değerlendirmede, hastaneler A, B, C, D, E olmak üzere beş gruba ayrıldı. A Grubundaki hastanelere tavanı yüzde 70’le sınırlı fark alabilme imkanı getirilirken, B grubu hastanelere yüzde 60, E grubu hastanelere ise en fazla yüzde 30 fark alma hakkı tanındı. Yapılan değerlendirmelerde 800-1000 puan alan hastaneler “A sınıfı hastane” kabul edildi.
Tasarruf tedbirleri kapsamında global bütçe uygulamasına geçen SGK’nın özel hastanelere ayırdığı 5.4 milyarlık bütçeyi bu sınıflandırmaya göre yapacak olması tepkilerin odak noktasını oluşturuyor. Bu durumda SGK’dan da, hastadan da daha az para alacak küçük ölçekli hastanelerin yaşamasının mümkün olmayacağı öne sürülüyor.
Hastane yöneticilerin eleştiri getirdiği noktalardan biri de, sınıflandırmada SGK ile anlaşma yapılan branş ve yatak sayısı gibi kriterlerin dikkate alınmasına karşın, 2008 yılında hastanelerin yatırım imkanlarının kısıtlanması. “Yeni hastane açmamıza da, doktor ve yatak sayımızı arttırmamıza da izin verilmedi. Sonra da bu kriterlere göre hastaneler sınıflandırıldı. Bu çok yanlış ve haksız bir uygulama&hellip” şeklinde konuştular.
BÜYÜK HASTANELERE DÜŞÜK NOT!
Tıp teknolojisi, alt yapı ve yatırım açısından Avrupa ve Amerika’daki hastanelerle boy ölçüşen bazı büyük hastanelerinin SGK’dan düşük not alması da tepkileri çeken bir başka nokta oldu.
SGK ile anlaşmaları kanser, kalp gibi sınırlı branşlarda olan Memorial, Acıbadem, Alman Hastanesi’nin de aralarında bulunduğu uluslararası standartta hizmet veren bazı özel sağlık kuruluşları B ve C sınıfında gösterildi.
Alman Hastanesi’nin sahibi, Universal Hospital Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Azmi Ofluoğlu bu durumu “Karizmamız çizildi, imajımız zedelendi” diye nitelendirirken, Memorial Hastanesi İşletme Direktörü Uğur Genç ise sınıflandırmanın imajlarına zarar verdiğini, insanların aklında soru işareti oluşacağını söyledi.
Acıbadem Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar ise, eleştirisini şu sözlerle dile getirdi:
“İlave ücret farklılığı için şu anda yayınlanmış olan listeye bakarak, 900 puan almış bir hastanenin, örneğin onkoloji ağırlıklı çalışan, 483 puan almış Acıbadem Kozyatağı Hastanesinden ya da 579 puan almış Acıbadem Maslak Hastanesinden farkını izah edebilir miyiz? Neden bir sigortalının 900 puan almış bir hastanede yaptırdığı işlemler için, Acıbadem Kozyatağı veya Maslak hastanesinde yaptırdığı işlemlerden daha fazla ilave ücret ödemesi gerektiğini söyleyebilir miyiz? Bu sorunun cevabını kim verebilir? ”
Sınıflandırma kriterlerine ve sonuçlardaki yanlışlara eleştiri getiren sadece mağdur durumdaki hastaneler değil. Türkiye’deki pek çok özel hastanenin sahibi de sınıflandırılmadaki yanlışlığı kabul ediyor. Hastanelerinin çoğu A grubunda yer alan Medical Park Sağlık Grubu Yönetim Kurulu başkanı Dr. Muharrem Usta “Bazı büyük hastanelerin A grubunda yer almamasının tamamen teknik bir sorun olduğu kanaatindeyim. SGK ile kısmi anlaşma yapmış olan hastaneler ile branş hastaneleri ayrıca değerlendirmeye tabi tutularak grupları yeniden düzenlenmelidir. Listeyi onaylayan komisyonun bu konuyu gözden kaçırdıkları kanaatindeyim” şeklinde konuşuyor.
Ege Özel Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı Op. Dr. Ruşen Aydın, ise sınıflandırmanın yasaya aykırı olduğunu öne sürüyor. Op. Dr. Aydın “Acıbadem ve Memorial’e yapılan haksızlık, tasnifin ne kadar saçma ve yapılamaz olduğunu gözler önüne seriyor. Hastaneleri tasnif etmek ve not vermek, SGK’nın haddini aşan ve uluslararası serbest ticaret kanunlarına aykırı bir eylemidir.”
www.sagligimicinhersey.com özel sağlık kuruluşlarının yetkililerine SGK’nın sınıflandırmasıyla ilgili görüşlerini sordu. Bu durumun vatandaşlara nasıl yansıyacağını araştırdı. İşte aldığımız yanıtlar:
“SONUÇLAR KAYGILARIMIZIN HAKLILIĞINI GÖSTERDİ”
Mehmet Ali Aydınlar (Acıbadem Sağlık Grubu Yönetim Kurulu Başkanı)
. SGK`nın özel hastaneler için yaptığı sınıflandırmada Acıbadem Sağlık Grubu`na ait ve hemen herkesin uluslararası standartta olduğunu belirttiği bazı hastaneler B, C sınıfında ilan edildi. Benzer sorunu yaşayan başka büyük hastaneler de var. Sizce bu bir haksızlık değil mi? Böyle bir sınıflandırma tablosu çıkacağını bekliyor muydunuz?
“Beş farklı faktör dikkate alınarak bin puan üzerinden yapılan hesaplamalara göre hastane puanları belirlendi. Ama toplam puanın yüzde 55’ini oluşturan 550 puanlık “Hastane Hizmet Dilim Endeksi” ise tamamen Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından Medula sistemindeki işlemler esas alınarak hesaplandı. Bu hesaplamanın mantığı ile ilgili kaygılarımız vardı. Çıkan sonuçlar da kaygılarımızın haklı olduğunu gösterdi.”
. Türkiye genelinde kaç hastaneniz var? Bunların yeni sınıflandırmaya göre dağılımları nasıl oldu?
“İstanbul’da 5 hastane, Bursa, Kocaeli, Adana ve Kayseri’de birer olmak üzere toplam 9 hastanemiz var. İstanbul’da Acıbadem Bakırköy Hastanesi 750, Acıbadem Kadıköy Hastanesi 729, International Hospital 649, Acıbadem Maslak Hastanesi 579, Acıbadem Kozyatağı Hastanesi 483 puan almıştır. İstanbul dışında ise sadece Acıbadem Bursa Hastanesi 873 puan almış, Adana Acıbadem Hastanesi 733, Kocaeli Acıbadem Hastanesi 561, Kayseri Acıbadem Hastanesi ise 519 puan almıştır.”
. SGK ile kısmi anlaşması olan hastaneler ve özel dal hastaneleri sınıflandırmada beklediğini bulamadı. Devletin hastaneleri sınıflandırma kriterlerinde yanlışlar neler?
“Bildiğimiz kadarıyla, Hastane Hizmet Dilim Endeksi hesaplanırken Medula sistemi üzerinden yapılan tüm işlemler dikkate alınarak, hastanelerin hangi branşlara sahip olduğuna bakılmadan hesaplar yapılmış. İşlem sayısı ve yapılan işlemin ağırlığı bu hesaplamada önemli bir faktör. Dolayısıyla en fazla branşa sahip hastane işlemleri ile sadece bir iki branşı olan hastane işlemleri aynı mantıkla değerlendirilmiş. Bu hesaplamadaki yanlışlıklar, dal hastanelerinde ve branş bazında anlaşma yapmış hastanelerde daha belirgin olarak ortaya çıkmıştır. Yoksa bu hata tüm hastaneler için de var diyebiliriz. Çünkü her hastanenin her branşı yok. Birisinin 30 branşı varken, birisinin 15 branşı var. 15 branşı olan hastane dezavantajlı duruma düşebilmektedir. Tabi branş sayısı az olduğu için toplam işlem sayısı az ama ağır işlemleri yapan hastaneler bu dezavantajlarını azaltabilmektedir.
Bu nedenle bizim talebimiz, şimdilik en azından branş bazında hastaneleri değerlendirmektir. Zaten işin gereği, bir hastane bulunduğu lokasyon, sahip olduğu teknoloji ve sağlık personeli gibi nedenlerle bir branşta çok iyi olabilir. Branş bazında değerlendirme yapmaz iseniz, bir hastanenin çok iyi branşı görünmez ve yanlış mesajlar verilmeye başlanır.”
. Devletin kendi hastanelerini sınıflandırmaya tabii tutmaması sizce doğru mu? Hastane sınıflandırmasında kalitenin baz alınması, bu kapsamda devlet hastanelerinden üniversite hastanelerine kadar tüm hastanelerin bu listeye alınması gerekmez miydi?
“Öncelikle sınıflandırmanın dayanağı olan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun ilgili maddelerine bakmak uygun olur. Kanunun 72. maddesi, finansmanı sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca ödenecek bedellerini sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, devletin doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kanıta dayalı tıp uygulamaları, maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası bütçesi dikkate alınmak suretiyle, her sınıf için tek tek veya gruplandırarak belirlemeye yetkili olduğunu belirtmektedir. Diğer bir ifade ile kanun Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bedelini ödeyeceği sağlık hizmeti için, kamu-özel sağlık hizmet sunucularını belirttiği kriterlere göre sınıflandırabileceğini ifade etmektedir.
Ancak, 2008 yılı Aralık ayında çıkan Bakanlar Kurulu kararında 5510 sayılı Kanunun 73. maddesine dayanılarak, özel sağlık hizmet sunucuları ile vakıf üniversitesi hastanelerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından (hizmet kalite standardı, hasta hakları, hasta ve çalışan güvenliği, hastane hizmet dilim endeksi, hastane kapasitesi, çalışan hakları ve hukuki sorumluluklar v.b. kriterler) sınıflandırma yapılarak, yüzde 70 oranına kadar alınabilecek ilave ücrete karar verebileceği belirtilmiştir.
İlgili kanunun 73. maddesi ise kamu idaresi dışındaki özel sağlık hizmet sunucuları ile vakıf üniversitesi hastanelerinin alabileceği ilave ücret için, sağlık hizmeti sunucularının giderleri ve ürettikleri sağlık hizmetlerinin maliyetleri, yapılan sübvansiyonlar gibi kriterler dikkate alınarak ilave ücretin tavanını belirlemeye Bakanlar Kurulu’nu yetkili kılmıştır.
Dolayısıyla, SGK’nun ödeyeceği bedeller yerine, kişilerin ödeyeceği ilave ücret için sınıflandırma yapılmıştır. Kamu idaresi altında bulunan sağlık kuruluşlarında ilave ücret alınamadığı için de sınıflandırmaya gerek duyulmamıştır.
Ancak, ister SGK’nun ödeyeceği bedel için, isterse kişilerin ödeyeceği ilave ücret için sınıflandırma yapın, kanunda belirtilen kriterler arasında her ikisinde de üretilen sağlık hizmetinin maliyetleri bulunmaktadır. Sınıflandırma ile ilgili yapılan çalışma sonuçlarına bakıldığında bu unsurun hiç dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır.
Bana göre, 5510 sayılı kanunun 72. maddesinde belirtildiği gibi, SGK’nun ödediği bedeller için sınıflandırma yapılmalı ve kriterler yine kanunda belirtildiği gibi olmalıdır. Ülkenin hastalık yükleri, nüfus profili ve projeksiyonları gibi unsurlar dikkate alınarak oluşturulan sağlık stratejisine ve önceliklerine göre sınıflandırmalar yapılmalıdır. Bir ildeki hastalık yüküne göre o ilde veya genel olarak nüfus yapısındaki değişime göre önem vermeniz gereken branşlar olabilir. Ancak temelde aranması gereken, klinik sonuçlardan doğrudan etkilenen sağlıkta kazanım ve kaynakların rasyonel kullanımıdır.
Şu anda yapılmış olan sınıflandırmada ise işlem sayınız ve yapılan işlemin ağırlığı çok önemlidir. Oysa bir hastane, bir olayı ameliyat aşamasına götürmeden çözerken, diğeri ancak ameliyat ile çözebiliyorsa, ameliyat yapan hastane daha avantajlı oluyor. Diğer bir hastane de yaptığı birinci ameliyattan sonra genellikle ikinci ameliyatı da yapıyorsa o daha avantajlı oluyor. Oysa bir sosyal güvenlik kurumu, yapılan işlem sonucu hastanın en kısa sürede şifa bulmasını ve bunun da en az maliyetle yapılmasının yolunu aramalıdır.
Sosyal Güvenlik Kurumu’nda yapılan değişik proje çalışmaları sonucu çok önemli verilere ulaşılabilmektedir. Ancak, tedaviye ilişkin sürecin takip edildiği Medula sistemindeki veriler, SGK kapsamındaki kişilerle entegre edilerek Türkiye çapında hasta kayıt sistemi oluştuğunda klinik sonuçları takip etmek mümkün olacaktır. Bu mümkün olduğunda, klinik sonuçlarını iyileştirme yönünde sağlık hizmet sunucularına verilecek mesajlar kaliteyi artıracak, ameliyat etkili bir sağlık hizmetine doğru sağlık hizmet sunucuları yönlendirilecektir. Benim görüşüm, bu sağlanana kadar sınıflandırma yapılması sağlıklı sonuçlar yerine amacına aykırı sonuçlar verecektir.”
. Küçük hastaneler bu durumdan nasıl etkilenecek?
“Kaynakların rasyonel kullanılmasından bahsettik. Sağlık alanı ise ülkemizde gerçekten zorluk çektiğimiz bir alan. Ancak kamu tarafından çelişkili mesajlar verilmektedir. Sağlık harcamalarının büyük kısmını karşılayan Sosyal Güvenlik Kurumu, sınıflandırma sonuçlarına göre branş sayısı az, işlem ağırlığı düşük sağlık hizmet sunucularına, “daha fazla para almak için branş sayısını artır” mesajı veriyor. Sağlık Bakanlığı ise planlama yaparak, gereksiz yatırımlar yapılmasını engellemeye çalışıyor.
Küçük hastanelerin branş sayısı ve dolayısıyla işlem sayısı daha az olduğundan, yapılan sınıflandırma sonucu, daha kaliteli işlem yapsalar dahi bu görünmeyecektir. Bundan kurtulmak için branş sayısını artırmaya çalışacaklar, bu ise Sağlık Bakanlığı tarafından takip edilen planlama nedeniyle kolay olmayacaktır. Dolayısıyla sağlık alanında verilen değişik mesajlar, bu alandaki belirsizliği daha da artıracaktır.”
. Hastanelerin sınıflandırılması için yapılan görüşmelerde özel sağlık sektörünün temsilcilerinin görüşlerine yeterince yer verildi mi?
“Temsilcilerimiz vardı ancak sınıflandırma konusundaki kaygılarımızı tam olarak anlatamadığımızı düşünüyorum. ”
. Bu sınıflandırma SGK`lı hastaları ve sağlık hizmetinin ücretini cebinden ödeyen hastaları sizce nasıl etkiler?
“Bu çalışmalar sonucu sadece sağlık hizmet sunucularına mesaj verilmiş olmuyor, esas bu hizmetleri alan kişiler de bu puanlardan bir şeyler anlamaya çalışıyor. Bu çalışmaların bir amacı olmalıdır. İlave ücret farklılığı için şu anda yayınlanmış olan listeye bakarak, 900 puan almış bir hastanenin, örneğin onkoloji ağırlıklı çalışan, 483 puan almış Acıbadem Kozyatağı Hastanesinden ya da 579 puan almış Acıbadem Maslak Hastanesinden farkını izah edebilir miyiz? Neden bir sigortalının 900 puan almış bir hastanede yaptırdığı işlemler için, Acıbadem Kozyatağı veya Maslak hastanesinde yaptırdığı işlemlerden daha fazla ilave ücret ödemesi gerektiğini söyleyebilir miyiz? Bu sorunun cevabını kim verebilir?
SGK kapsamında olan bir hasta ya da cebinden sağlık hizmetini ödeyecek ya da özel sağlık sigortası olan bir kişi, 900 puan almış hastanenin, söz konusu iki hastaneden sağlık hizmetlerini daha maliyetli ürettiklerini mi anlamalı yoksa klinik sonuçları daha iyi olduğunu mu anlamalı?
Ancak her şeyden öteye, sağlık sorunu olan bir kişinin, bu alanda en iyi yer neresi diye araştırdığında, yapılan sınıflandırmayı esas alırsa, çok sağlıklı sonuçlar alamayacağı anlaşılmaktadır. Yukarıda belirttiğimiz gibi hastane puanı düşük olan bir hastane çok iyi bir branşa sahip olsa dahi bunu anlatmakta zorluk çekecektir.”
. Acıbadem Sağlık Grubu olarak konuyla ilgili bir girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz? Örneğin tüm branşlarda SGK anlaşmalarını iptal edip, Dünya Göz örneğinde olduğu gibi sınıflandırma dışında kalmak gibi bir planınız var mı?
“Konuyla ilgili kaygılarımızı ilettik. Sanırım bir çözüm yolu bulunacaktır. Gelişmelere göre tabi ki en uygun kararları almaya çalışacağız.”
” HİZMET KALİTESİ DEĞİL, MALİYET SINIFLANDIRILDI”
Gülferi Yıldırım Öğün (Dünya Göz Grubu İcra Kurulu Üyesi)
. SGK`nın özel hastaneler için yaptığı sınıflandırma birçok özel hastane yöneticinin eleştirisine neden oldu. Sizin görüşünüz nedir?
“Hastane sınıflandırması yatak sayısına, hizmet çeşitliliğine ve karma endeksi denilen SGK`nın elindeki istatistiki bilgilere göre yapıldı. Ancak, geçen yıl 15 Şubat`tan itibaren uygulanan planlama yönetmeliği ile yatak sayısını artıramayan ve doktor alamayan özel hastanelerin bu kıstaslara göre sınıflandırılması da adaletsizliğe yol açmıştır. Özel sağlık kuruluşları olarak daima kalite ile yürütülecek standartlarla yarışmak ve hizmet etmek isteriz.
. Acıbadem, Memorial gibi büyük hastanelerin B, C sınıfında ilan edilmesi, konusunda görüşünüz nedir? Sizce bu hastanelere bir haksızlık olmadı mı?
“Acıbadem, Memorial gibi hastaneleri, bütün branşlarda SGK ile anlaşma yapanlarla aynı kategoride değerlendirmekte yanlış. Bizim gibi branş hastaneleri için de durum aynı. Ayrıca, bir hastanenin tümüyle A grubu veya B grubu olmasına imkân yoktur. A sınıfındaki bir hastanenin kadın doğum bölümü C sınıfı, ortopedi bölümü B sınıfı olabilir.
Yatak ve doktor sayısının hizmet kalitesini belirlemesini doğru bulmuyorum. Memorial, Acıbadem gibi grup hastanelerinin B ve C sınıfında yer almalarının adil olmadığını ve bu hastanelere haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Bu hastaneleri dünya kabul etmiş ama kendi Bakanlığımız kalitesinin düşük olduğunu beyan ediyor. Çok üzücü. “
. Küçük hastaneler bu durumdan nasıl etkilenecek?
“SGK, özel hastanelere ayırdığı 5.4 milyar liralık bütçeyi özel hastanelere dağıtırken yaptığı sınıflandırmayı göz önüne alacak. Yapılan tedavi başına belirlenen SUT fiyatı hastaneye ödenirken 0.9 ya da 1.1 ile çarpılacak. 100 liralık bir tedaviden A sınıfı hastane 110 lira alacak. E sınıfı bir hastane 90 lira alacak.
Global bütçe içinde para bu şekilde hastanelere dağıtılacak. Zaten mevcut fiyatlar çok düşük bu uygulamayla küçük hastanelerin ayakta kalmasının mümkün olamayacağını düşünüyorum. E sınıfı bir hastanenin A sınıfı olma imkânı yok. Bu durumda küçük hastaneler SGK’dan da, hastadan da daha az para alacak ve yaşaması mümkün olmayacaktır.”
. Dünya Göz Hastanesi olarak siz SGK ile anlaşmanızı iptal etmiştiniz. Hiçbir branşta anlaşma olmayınca sizin sınıflandırma dışında kaldınız. Buradan devletin hastaneleri SGK ile anlaşmalarına göre sınıflandırdığı sonucu çıkmıyor mu? İlerde ne tür sorunlar yaşanabilir?
“Kesinlikle bu sınıflandırmanın özel hastanelerin SGK ile anlaşmalarına göre yapıldığına inanıyorum. Zaten sonuçlar da bunu gösteriyor. Sınıflamanın kaliteye göre yapılsaydı biz sınıf dışında kalmazdık. Bu sınıflandırma verilen hizmet kalitesine göre değildir. Tamamen maliyet sınıflandırmasıdır.
Sınıflandırmanın kavram kargaşası dışında teknik tarafında da bir sıkıntı var sınıflandırmada analizlerin iyi değerlendirilmediğine inanıyorum üst sınıf hizmet veren kurumlar listenin alt sıralarındayken, hiç beklenmedik hastanelerin A sınıfında yer aldığını görüyoruz. Bu gerçekten şaşırtıcı ve o kadar da üzücü bir durum.
Biz verdiğimiz hizmetten emin bir kurumuz. Asla taviz vermediğimiz hizmet kalitemizle ve en önemlisi koşulsuz hasta memnuniyetimizle kendimizi her zaman A plus olarak değerlendiriyoruz. Bu gün başarımız yalnız Türkiye sınırlarında değil, ülkemiz için bir gurur kaynağı olarak Avrupa’da da devam ediyor. Yaptığımız çalışmalar yurt dışında referans kabul ediliyor, hatta buna çok yakın bir örnek vermekte mümkün 2009 Haziran ayında Hollanda’nın en önemli göz hastanesi “Oogziekenhuis Zonnestraal” 100 kişiye yakın ekibiyle Dünyagöz’ü hem merak ettiklerinden, hem de kurduğumuz sistemi tanımak, bizi örnek almak için ziyaretimize geldiler.”
. Hastanelerin sınıflandırılması için yapılan görüşmelerde özel sağlık sektörünün temsilcilerinin görüşlerine yeterince yer verildi mi?
“Maalesef verilmedi. Sınıflandırma kriterlerini neler olacağı hakkında bir bilgiyi haziran- temmuz gibi aldık. Bu sınıflandırma kriter ve metoduyla çok yüksek kalitede hizmet veren ancak belli branşda uzmanlaşmış hastanelerin haksızlığa uğrayacağını SGK yetkilileri’ne ve Sağlık Bakanlığı’na bizde bildirdik ancak dikate alınmadı. Sonuçta bizim uyardığımız tablo ortaya çıktı.”
. Bu sınıflandırma SGK`lı hastaları ve sağlık hizmetinin ücretini cebinden ödeyen hastaları sizce nasıl etkiler?
“Sınıflama listesine bakan biri Acıbadem ya da Memorial B sınıfında diye oradan daha ucuza hizmet alacak diye birşey söz konusu değil. Bu sınıflama baştan sona hatalı olduğundan vatandaşın da kafasını karıştırdı. Yapılan sınıflamanın vatandaşa hiç bir faydası yok. Çünkü devletin ödediği ameliyat fiyatlarının düşük olduğu branşlarda zaten kaliteli ve iyi hizmet eden hastanelerin SGK anlaşması yok. Dolayısıyla vatandaş toplumun ve hatta dünyanın kalitesini kabul ettiği yüksek kaliteli hizmet veren hastanelerden pek çok branşda kendi cebinden ödeme yaparak hizmet almaya devam edecek.”
. Çözüm önerileriniz nelerdir?
“Fark ücreti sınırlaması devam edecekse ameliyat ücretleri en azından malzeme maliyetlerimizi karşılayacak boyutta yeniden düzenlenmeli. Ücretler düzenlenmeyecekse fark sınırlaması tamamen kaldırılmalı. Sınıflama yaparken ise branş hastaneleri kendi dallarında kendi aralarında, genel hastaneler ise sadece anlaşmalı oldukları branşlarda değerlendirilmelidir.”
“BAZI BÜYÜK HASTANELERİN A GRUBUNDA YER ALMAMASI TEKNİK BİR SORUN”
Dr. Muharrem Usta (Medical Park Sağlık Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı)
. SGK`nın özel hastaneler için yaptığı sınıflandırma birçok özel hastane yöneticinin eleştirisine neden oldu. Sizin görüşünüz nedir?
“SGK’nın yaptığı gruplama bir “maliyet bazlı gruplamadır”. Yasayaa göre sağlık kurumlarının SGK’ya sunmuş oldukları sağlık hizmetlerine SGK’nın ödeyeceği bedel maliyet analizine göre olmak zorundadır. Ancak yasanın çıkışı üzerinden yaklaşık üç yıl geçmesine rağmen bu maliyet analizine göre fiyatları belirleyecek çalışma bitirilmemiştir. Bu soruna yönelik ilk defa açılım yapılmıştır.”
. Acıbadem, Memorial gibi büyük hastanelerin B, C sınıfında ilan edilmesi, konusunda görüşünüz nedir? Sizce bu hastanelere bir haksızlık olmadı mı?
“Bazı büyük hastanelerin A grubunda yer almamasının tamamen teknik bir sorun olduğu kanaatindeyim. SGK ile kısmi anlaşma yapmış olan hastaneler ile branş hastaneleri ayrıca değerlendirmeye tabi tutularak grupları yeniden düzenlenmelidir. Listeyi onaylayan komisyonun bu konuyu gözden kaçırdıkları kanaatindeyim.”
. Küçük hastaneler bu durumdan nasıl etkilenecek?
“Öncelikle hastanelerin puanları ortaya çıktıktan sonra hangi puan aralıklarının grupları belirleyeceğine karar verilebilirdi. Böylece daha da anlamlı bir sonuca gidilmiş olabilirdi.”
. Hastanelerin sınıflandırılması için yapılan görüşmelerde özel sağlık sektörünün temsilcilerinin görüşlerine yeterince yer verildi mi?”
Zannediyorum ki SGK tarafından hastane gruplamasının 2010 ‘a yetiştirilmesi amaçlanmıştır. Hastanelerin puanlarının ortaya çıkmasından sonraki değerlendirme zamanının çok kısıtlı olmasından dolayı teknik bir sorun nedeniyle hatalı sonuçların ortaya çıktığına inanıyorum.”
. Bu sınıflandırma SGK`lı hastaları ve sağlık hizmetinin ücretini cebinden ödeyen hastaları sizce nasıl etkiler?
“SGK’nın bu değerlendirmeyi çok kısa bir sürede düzelteceğine inanıyorum.”
. Çözüm önerileriniz nelerdir?
“İdeal bir maliyet sınıflandırması modelinde buluşmak mümkün değildir. Mükemmel her zaman iyinin düşmanıdır. Daha iyisine zamanla ulaşılabileceğini düşünüyorum.”
“SINIFLANDIRMAYA KARŞI OLDUĞUMUZU SÖYLEMİŞTİK”
Mehmet Altuğ (Özel Hastaneler Platformu Dernek Başkanı)
. SGK`nın özel hastaneler için yaptığı sınıflandırma birçok özel hastane yöneticinin eleştirisine neden oldu. Sizin görüşünüz nedir?
“Biz daha önce zaten hastanelerin sınıflandırmasına karşı olduğumuzu ifade etmiştik. Hastanelerin sınıflandırmasını zaten tercih eden hastalar bir anlamda yapmış da oluyorlar. Burada sınıflandırma tamamen hastadan alınacak fark ücrete endekslenmiştir. Biz bu mantığı doğru bulmuyoruz. Eğer sınıflandırmayı Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu ortaklaşa yapıyorsa, o zaman niçin kamu burada bir fatura ödemiyor da faturayı hastaya ödetiyor. Bize göre bu durum çok ciddi bir çelişkidir.”
. Acıbadem, Memorial gibi büyük hastanelerin B, C sınıfında ilan edilmesi, konusunda görüşünüz nedir? Sizce bu hastanelere bir haksızlık olmadı mı?
“Ben yayınlanan yönergenin ve yapılan sınıflandırmanın SGK anlaşmalı hastanelere yönelik yapıldığını düşünüyorum. SGK anlaşması yok ya da branş bazlı anlaşma yapılmışsa, bu durumda anlaşma yapmayan ya da branş bazlı anlaşma yapan hastanelerin puanlarının burada düşük çıkması bize göre doğaldır. Çünkü zaten bu hastaneler anlaşma yapmayarak diledikleri kadar fark almayı hedeflemişlerdir. Çünkü anlaşma yaptıkları branşlarda zaten fark alınmamaktadır. Dolayısıyla yönerge ve SGK anlaşmalı hastaneler baz alındığına göre bu hastanelere özel bir haksızlık yoktur.”
. Küçük hastaneler bu durumdan nasıl etkilenecek?
“Küçük hastanelerin büyük hastanelerden ziyade bu sınıflandırmaya toptan kabul ya da red noktasında bakması lazım meseleye. Bu durumda zaten sınıflandırmanın mantığı zaten doğru değil yukarıda ifade ettim. Ancak ille de cevap vereceksek tabii ki fiziki alan yeterli olmadığı için ve buna bağlı da yeterince çeşitli ve frekansta vaka yapılamayacağından bu hastaneler daha düşük puan alacaklardır.”
. Hastanelerin sınıflandırılması için yapılan görüşmelerde özel sağlık sektörünün temsilcilerinin görüşlerine yeterince yer verildi mi?
“Yine burada biz baştan bu sınıflandırmanın doğru olmadığını söylediğimiz için bu konuyu çok derinlemesine çalışmadık. Ancak sektör temsilcileri olarak yine de konuyla ilgili kanaatlerimizi kamu yetkililerine ilettik.”
. Bu sınıflandırma SGK`lı hastaları ve sağlık hizmetinin ücretini cebinden ödeyen hastaları sizce nasıl etkiler?
“Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki hastanelerimizin çok büyük kısmı fiyatlarında hiçbir değişiklik yapmadı ve yapmayacak. Zaten artık yüksek farklar almak mümkün de değil. Aslında başından beri yüksek fark alan hastaneler belli, buralar zaten branş bazlı anlaşma yaparak kendi çizgilerini baştan belirledi. Farklar kısıtlanmadan önce de hastaneler zaten fahiş farklar almıyordu. Bu, fahiş fark alan ya da bu durumu suistimal edenler için kondu ancak bu kısılamanın işe yaradığını kimse söyleyemez. Bu durumda farkın serbest olmasını niçin istiyoruz ve istemeliyiz çünkü burada asıl dürüst kurumlarımız madur oluyor. SUT fiyatlarındaki düzensizlik ve dengesizlik halen devam ediyor.”
. Çözüm önerileriniz nelerdir?
“Yukarıda çözüm önerilerimizin bir kısmını da ifade ettik, bunlara ilaveten kalite standartlarını arttırmaya yönelik her türlü çabayı sektörün öncü derneklerinden olan Özel Hastaneler Platformu olarak her zaman destekledik ve desteklemeye de devam edeceğiz. Ancak bu sınıflandırma adı altında değil hizmet kalite puanları olarak değerlendirilmeli ve her puanı yükselen kurumun da geri ödeme kurumu ve diğer ilgili kurumlar tarafından gerekli takdiri ve ödüllendirmesi yapılmalıdır. Yani kalitenin cezası değil ödülü olmalıdır.”
“ASIL KAVGA ÖZEL HASTANELERE AYRILAN PARANIN PAYLAŞILMASINDA ÇIKACAK”
Prof. Dr. Özdemir Aktan (İstanbul Tabip Odası Başkanı)
“Sınıflandırma ilk planda hastanelerin kalite olarak sınıflanması gibi bir izlenim veriyor ve elbette yanıltıcı oluyor. Zira sıralamayı etkileyen en önemli parametrelerin başında hastanenin SGK ile anlaşması geliyor ve bu yüksek puan kazandırarak hastanenin kategorisini yükseltiyor. Özetle halen SGK anlaşması olan hastaneler avantajlı duruma geçiyor. SGK’nın buna bir açıklık getirmesi gerekiyor. Yanlış anlamanın düzeltilmesi gerekir
.
Buna bazı hastaneler aldırmayacaktır ama esas kavga paranın paylaşılmasında çıkacak. SGK özel hastaneler için 2010 yılı için sabit bir para ayırdı (global bütçe). Bu para yıl içinde özel hastaneler arasında bölüştürülecek. Eğer bu paylaşım hastanelerin bu sınıflandırmasına göre yapılacaksa, büyük sorun çıkacaktır ve işin çözümü ancak hukuki yol ile çözülebilir. Yani iş mahkemede biter.”
“SGK HASTANELERİ TASNİFE KAMU HASTANELERİNDEN BAŞLASIN”
Op. Dr. Ruşen Aydın (Ege Özel Sağlık Kuruluşları Derneği Başkanı)
. SGK`nın özel hastaneler için yaptığı sınıflandırma birçok özel hastane yöneticinin eleştirisine neden oldu. Sizin görüşünüz nedir?
“SGK nın özel hastaneleri harflerle tasnif etmesinin yanlış olduğunu daha bu çalışmalar başlarken söyledik ve haklılığımız şimdi daha iyi görülüyor. SGK hastaneleri tasnif etmeyi düşünüyorsa, bunu kamu hastanelerinden bir başlatsın da, karmaşa ve kavgayı bir görsün. Biz böyle bir tasnifi kabul etmiyoruz. Vatandaşın kafasının karıştırılmasına yol açacak diye düşünüyoruz…. SGK yı da bu yanlışından bir an önce vazgeçmeye davet ediyoruz.”
. Acıbadem, Memorial gibi büyük hastanelerin B, C sınıfında ilan edilmesi, konusunda görüşünüz nedir? Sizce bu hastanelere bir haksızlık olmadı mı?
“Acıbadem ve Memorial’e yapılan haksızlık, tasnifin ne kadar saçma ve yapılamaz olduğunu gözler önüne seriyor… Hastaneleri tasnif etmek ve not vermek, SGK nın haddini aşan ve uluslararası serbest ticaret kanunlarına aykırı bir eylemidir.”
. Küçük hastaneler bu durumdan nasıl etkilenecek?
“Küçük hastaneler tanımınızı “küçük ölçekli hastaneler” diye değiştirerek şunu söyleyebilirim ki, büyük bir haksızlıkla karşı karşıya kalacaklar, ürettikleri hizmetin karşılığını hiç bir hukuk kuralına uymamasına rağmen eksik olarak alacaklardır. Küçük ölçekli hastaneler kendilerini geliştirme, kalitelerini yükseltme hedeflerinden vazgeçmek zorunda kalabilir.”
. Hastanelerin sınıflandırılması için yapılan görüşmelerde özel sağlık sektörünün temsilcilerinin görüşlerine yeterince yer verildi mi?
“SGK nın tutumu, bu tür çalışmaları özel sektörün temsilcileri ile birlikte onların görüşlerini ve eleştirilerini gözeterek çıkarmak değil, örgüt temsilcilerini çağırarak ne yapmaya karar verdiklerini anlatmak şeklinde gelişiyor. Bu durumda örgüt temsilcileri ne söylerlerse söylesinler verilen karar gözden geçirilmiyor… Sonuçta da özel sektör temsilcilerine danışılmış oluyor.”
. Bu sınıflandırma SGK`lı hastaları ve sağlık hizmetinin ücretini cebinden ödeyen hastaları sizce nasıl etkiler?
“Bu uygulama SGK’lı hastaların kafalarını karıştıracak ve hastalar ne olup bittiğinin ayırdına varamayacak, sonuçta da SGK’yı suçlayacaklardır.”
. Çözüm önerileriniz nelerdir?
“SGK bu yanlışından bir an önce geri dönmelidir… Aksi takdirde, ciddi hukuksuzluklara yol açılacak, sorumlusu da SGK olacaktır.”
“HASTANELERİ SINIFLANDIRMAK VATANDAŞI SINIFLANDIRMAK ANLAMINA GELİR”
Op. Dr. Reşat BAHAT(Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Genel Başkanı)
“Sınıflamayla ilgili itirazımızı SGK Genel Müdürlüğü, sayın müsteşarımız ile görüştük. Sıkıntılı bulduğumuz noktaları kendilerine ifade ettik. Bunun bir sınıflama olmadığının SGK’nın puanlaması olduğunu ancak buna rağmen ciddi hataların yapıldığını gördüklerini ve listeyi tamamen düzelteceklerini, vatandaşın sınıflama algısını düzeltecek açıklamayı yapacaklarını, yasal puanlama yaptıktan sonra ancak özel sektörün istediği katkı bedellerini artırılabileceklerini tarafımıza iletmişlerdir.
Bizde ilkesel açıdan hastane ve sağlık kuruluşlarını sınıflamanın gözümüzde vatandaşı sınıflama anlamına geleceğini devlet ve özel hastanelerin sınıflanmasıyla vatandaşın bu ayrımı daha da belirginleştireceğine dair endişeyi ilettik. Ayrıca hastane planlama yönetmeliğinin büyümeyi durdurması sebebiyle içinde büyüklük ve çeşitlilik ile ilgili kriterlerin ve sınıflamanın bulunduğu hukuken doğuracağı sıkıntıları belirttik. Puanlama yapılan sektörün, halkın ve sektöre bugüne kadar katkısı olan hükümetin zarara uğramayacağı konusundaki endişemizi belirtmek isterim.”
“SINIFLANDIRMADA VERİLEN PUANLAR ADİL GÖZÜKMÜYOR”
Dr. Aykan Çelikel (Ege Sağlık Kuruluşları Derneği Genel Sekreteri)
“Yaklaşık bir yıldan bu yana hastanelere getirilecek sınıflandırmanın sektörde kaliteyi yükseltmeyi hedeflediği konuşuluyordu. Teknolojik alt yapı, tıbbi malzeme kalitesi gibi kriterlerin ağırlık olarak dikkate alınacağı düşünülüyordu. Ancak sınıflandırma konusunda bunlardan çok SGK ile yapılan anlaşmaların, devletle ilişkilerin ön planda tutulduğu görüldü.
Uluslararası standartta hizmet kalitesine sahip Acıbadem Sağlık Grubu devletle ilişkisi sınırlı olduğu için, sadece bazı branşlardaki anlaşmaları bulunduğu için sınıflandırmada B ve C grubunda yer aldı. Türkiye’de aynı durumda olan böyle 15-16 hastane var. İzmir’de de güzide bir göz hastanemiz var. Hizmet kalitesiyle, alt yapısıyla dört dörtlük bir yer&hellip Ama devletle anlaşması sınırlı olduğu için D grubunda gösterildi ne yazık ki&hellip Prestije, kaliteye önem veren iyi hastanelerin A değil de, B ve C grubunda yer alması onlar adına hoş bir durum değil&hellip
Söz konusu sınıflandırma kriterlerinde devletin kendisiyle daha iyi çalışan hastanelere verdiği puanlar, adil gözükmüyor. Yapılan eleştiriler sonrasında, bu durumunun düzeltileceği söylendi. Ancak “Hadi sınıflandırmayı yapalım, sonra eksikliklerini düzeltiriz” mantığıyla hareket edildiğinde yumruğu yiyen de yemiş oluyor ne yazık ki&hellip
Küçük hastanelerin söz konusu sınıflandırmadan nasıl etkileneceği yönündeki tartışmalara gelince&hellip C ve D grubunda yer alan küçük hastaneler, eğer kalite değil de öncelikli olarak ciro derdinde ise bu durumdan avantajlı çıkabilirler. Diğer sağlık kuruluşlarına kıyasla teşhis ve tedavi için daha düşük ücret isteyecekleri için, karlılıkları artabilir.
Türkiye’de sektörün temsilcisi 18 dernek var. Konuyla ilgili söz konusu derneklerin görüşlerine ne ölçüde başvurulduğu çok önemli. Örneğin Ege Sağlık Kuruluşları Derneği son iki toplantıya çağrılmadı. Global bütçe-sınıflandırma toplantısına davet edilmedik. İki defa sorunlara dikkat çeken ilanlar verdik gazetelere