Yaman Törüner-Milliyet
Sağlık Bakanlığı, AKP iktidarının ilk döneminde birçok olumlu iş yaptı ve yeniliğe imza attı. AKP’nin ikinci dönem seçimi kazanmasında da Sağlık Bakanlığı’nda elde edilen başarıların büyük payı var.
Ancak, bakanlık, ikinci dönemde, ayağı yere basmayan ve iyi anlaşılamayan işler yapıyor. Örneğin, herkesin acil durumlarda ücretsiz ve diğer sağlık hizmetlerinde düşük katkı paylarıyla sağlık hizmetinden yararlandırılması gibi, hiçbir ülkede başarılamamış ve sağlık sistemlerini iflas ettirmiş bir uygulama başlatıldı. Bugünlerde alınan kararlarla da özel polikliniklerin tamamen kapanması, çalıştıracak doktor bulamamaları ve sonuçta sağlık hizmetinin kalitesinin düşmesi gibi sonuçlara neden olacak uygulamalar başlatılıyor.
Özel tıp hizmetleri veren kuruluşlar, yeni yönetmelik değişikliklerine direnme eğilimindeler. Bunların yüzde 71’i hukuki yollardan haklarını aramaya başladılar yüzde 12’si ise, sözleşmeli hasta kabulünü kademeli olarak durduruyorlar.
Özel tıp kurumları, hükümet taraftarlarına yönetmelik değişikliklerinin önceden haber verildiği, bu değişikliklerle bir dinci kadrolaşma yaratılmak istendiği gibi görüşleri dile getiriyorlar.
Son anda yapılan değişiklik
Yeni “tıp merkezi” açılması için yapılacak ön izin başvuruları ve “poliklinik ruhsat” başvuruları durdurulmuş durumda. Tabii, bu uygulamadan önceden haberi olanlar, gerekli tedbiri almışlar zamanında başvurularını yapmışlar. Bu arada, “güzellik ve estetik” amaçlı bile olsa, yeni özel sağlık kurumu açılması da durduruldu.
15 Şubat 2008 tarihinden itibaren, özel sağlık kuruluşları yatak kapasitelerini artırıcı yatırımlar yapamıyorlar. Bırakın yatak artırıcı yatırımı, yeni tıbbi hizmet birimi kuramıyorlar, teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz alamıyorlar, ek sağlık elemanı istihdam edemiyorlar. Bu yasaklar nedeniyle, özel sağlık kurumlarının bazılarında, nöbetçi doktor bile bulunamıyor.
Yeni Sosyal Güvenlik Yasası’na son anda sokulan bir değişiklikle, özel sağlık kurumları belirlenen ücretin bir katına kadar katkı payı talep edebiliyorlar. Ancak, bu oran düşürülebiliyor ve kamu sağlık hizmeti veren kurumlardan sevk edilen hastalardan fark alınamıyor.
Yine, “götürü bedel” belirlenerek sağlık hizmeti verilen durumlarda da karışıklık devam ediyor. “Götürü bedel” uygulamasının devam edip etmeyeceği ve bunun yerine her işlem için fatura kesilme uygulamasının getirileceği anlaşılıyor. Bu da büyük zaman ve işgücü kaybına yol açacak ve sağlık hizmeti daha pahalıya gelebilecek.
Büyük belirsizlik var
Yine bu ay yasalaşması beklenen, “Tam Gün Yasası” da Başbakanlık’a sunuldu. Buna göre, tüm doktorların ücretleri ve ek ödemeleri eşitleniyor. Özel sağlık kurumlarında çalışacak doktor sayısı kısıtlanacağı için, doktorlar verilen ücrete razı olup devlet hastanelerinde çalışmaya zorlanacaklar. Doktorlar arasında ücret farklılığı olmayacağı için, kaliteyi özendirici olanaklar da böylelikle yok ediliyor.
Üniversitede çalışan doktorların özel muayenehane açma hakları da kaldırılıyor. Ama, yapılan yeni düzenlemeler sonucu, yabancı hekimler, ülkemizde rahatça çalışabilecekler.
Doktorların eczane açma hakları da kaldırılıyor. Önceden kamu hastanelerinde çalışıp da geri dönmek isteyen doktorlara da yeşil ışık yakılıyor. Uygulamanın 2009 yılı başında başlayacağı anlaşılıyor.
Sağlık sektöründe büyük bir belirsizlik, neden olduğu tam olarak anlaşılamayan ve aceleye getirilmeye çalışılan uygulamalar var.