ÜLKEMİZDE LABORATUVAR UZMANLARININ AKILCI İSTİHDAMI NASIL SAĞLANABİLİR ?
Ülkemizde, laboratuvar uzmanlarının akılcı istihdamıyla ilgili ciddi problemlerin olduğu gözlenmektedir. Bu nedenle, getirilen düzenlemeler, çeşitli sıkıntılara neden olmaktadır.
Örneğin, bir süre önce özel hastaneler ve tıp merkezlerine hem biyokimya, hem de mikrobiyoloji branşlarında tam gün uzman istihdamı zorunluluğu getirilmişti. Doğal olarak bu uygulama, özellikle büyük şehirlerde ciddi şekilde laboratuvar uzmanı sıkıntısına neden olmuştu. Bu konuda büyük sıkıntı yaşayan ve ruhsatları iptal noktasına gelen kuruluş sorumluları, Sağlık Bakanlığı ve SGK’ya yoğun bir baskı oluşturdular. Sonuçta da 2006 Ekim ayında, özel hastane, tıp merkezi, özel dal merkezi, poliklinik gibi kuruluşlarda laboratuvar uzmanı bulundurma zorunluluğu kaldırıldı ve isteğe bağlı hale getirildi. Bu durumda da, sağlık kuruluşlarında laboratuvar uzmanı bulunmadan birçok laboratuvar testinin yapılabilmesinin yolu açıldı. Ancak, bu düzenlemeye de laboratuvar uzmanları ve dernekleri haklı olarak karşı çıktı ve konu, yargıya götürüldü. Danıştay da konuyu sakıncalı bularak, yürütmesini durdurdu.
İlk uygulama, kuruluşların laboratuvar uzmanı bulabilmelerini zor duruma getiren sonuçlar doğurmaktaydı, dolayısıyla bir çözümsüzlük oluşturmaktaydı. İkinci uygulama ise, laboratuvar testlerinin denetimsiz, başıboş ve sorumlu uzman bulundurmadan üretilmesine fırsat sağlıyordu. Bu durum da hem halkın sağlığını tehdit ediyor, hem de onlarca yıl eğitimden sonra yetiştirilen laboratuvar uzmanlarını, gereksiz, işlevsiz ve işsiz hale getiriyordu.
Dolayısıyla, her iki uygulamanın da sakıncalı ve akılcı olmayan yanları bulunmaktaydı.
Çözüm Üretmemiz Gerekmektedir
Bu konuda, akılcı çözüm üretmemiz gerekmektedir. Çözümsüzlükten yana olamayız. Eğer biz çözüm üretmezsek, birileri kendi doğrultularına uygun düşen çözümleri getirmektedirler. Getirilen çözümler de hem hastaların, hem de laboratuvar uzmanlarının zararına olmaktadır.
Önerilen çözümler ve uygulamalar hem hastaların, hem ülkenin, hem laboratuvar uzmanlarının, hem de sağlık kuruluşlarının yararına olmalı, tüm taraflara saygılı ve dengeli olmalıdır. Ancak bu şekilde, getirilen uygulamalar kalıcı olabilir ve tarafların kabulünü sağlayabilir. Aksi takdirde, bir tarafı kollayıp, diğer tarafları mağdur eden çözümler, ilgili tarafların muhalefeti ve yıpratma çabalarıyla kalıcı olamamakta ve sık sık değişimlere uğramaktadır. Bu durum da, hastaların ve ülkenin zararına olmaktadır.
Durumumuzu Açıklıkla Masa Üzerine Yatırmalıyız
Ülkemizdeki laboratuvar testleri yapılan kuruluş sayımızı ve eldeki mevcut laboratuvar uzmanı sayılarımızı açıklıkla masa üzerine yatırmalı ve bu verilere göre, gerçekçi çözüm üretmeliyiz.
2006 yılı sonunda, Sağlık Bakanlığı verilerine göre, durum şöyledir :
Ülkemizde Sağlık Bakanlığı’na bağlı 770, diğer kuruluşlara bağlı 372(çoğu şu anda Sağlık Bakanlığı’nda) hastane bulunmaktadır. (Toplam 1142). 400 civarındaki özel hastaneyle birlikte, hastanelerin sayısı toplam olarak 1542’yi bulmaktadır.
Tıp merkezlerinin sayısı 320, özel dal merkezi sayısı 242, poliklinik sayısı 1485‘tir. Toplam 1947 ayaktan tedavi kuruluşu sayısı vardır. Son dönemde, polikliniklerin önemli kısmı tıp merkezlerine dönüşüm yapmaktadır.
Sağlık grup başkanlıklarının sayısı 910’dur.
1542 hastanenin hemen tamamında, 1947 ayaktan tedavi kuruluşunun hemen tamamında laboratuvar testleri yapılmaktadır. Bunların toplamı 3489 kuruluştur. 910 Sağlık grup başkanlığının da bir kısmında belirli testler yapılmakta, bazı merkez sağlık ocaklarında da laboratuvar testleri yapılmaktadır. Sadece sağlık grup başkanlıklarını eklersek bile, laboratuvar testi yapılan kuruluş sayısı toplamda 4399 kuruluşu bulmaktadır.
Laboratuvar uzmanlarının sayısı ise:
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, biyokimya laboratuvarı ruhsatı verilen laboratuvar sayısı 810, mikrobiyoloji laboratuvarı ruhsatı verilen laboratuvar sayısı 974’tür. Toplam olarak, 1784 mikrobiyoloji ve biyokimya uzmanı adına ruhsat verilmiştir.
Bunların özel hastaneler, özel laboratuvarlar ve poliklinik, tıp merkezleri olduğunu belirtmek gerekir. Bu ruhsatlar, laboratuvar uzmanı sayısını da bir ölçüde yansıtmaktadır. Çünkü çoğu uzmanın, bu kuruluşlardan birisinde sorumluluğu bulunmaktadır. Bu sayıya dahil olmayan bölüm, çoğunlukla üniversitelerdeki öğretim üyeleridir. Ülkemizde 50 civarında Tıp Fakültesi Hastanesi bulunduğunu ve bu fakültelerde ortalama olarak anabilim dallarında 4’er öğretim üyesinin bu sayının dışında olduğunu varsayarsak, kabaca
4 x 50 = 200 biyokimya, 200 mikrobiyoloji ve 200 de mikrobiyoloji ve infeksiyon uzmanının, toplamda ise 600 uzmanın bu ruhsatlar haricinde bulunduğunu varsayabiliriz. Her branştan 100’er uzmanın da bu sayılar dışında bulunduğunu ve ruhsatlara yansımadığını da düşünürsek, toplamda 900 civarında laboratuvar uzmanının, 1784 ruhsat dışında bulunduğunu kabul edebiliriz (Toplam 2684).
Bu hesaplara göre, ülkemizdeki biyokimya uzmanı sayısı kabaca 810+200+100=1110 olup, geri kalan 1574 uzmanın da üçte ikiye yakını “Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları” üçte biri de “Klinik Mikrobiyoloji” uzmanıdır.
Sonuç olarak 1100 civarında biyokimya, 1600 civarında mikrobiyoloji uzmanımız bulunmaktadır.
Bu potansiyelimizi akılcı şekilde değerlendirmeliyiz.
Uzmanlarımızı Değerlendirme İlkelerimiz Ne Olmalıdır ?
&bullLaboratuvar testi yapılan her kuruluş, bir uzman sorumluluğu altında olmalıdır.
&bullUzman sorumluluğu olmadan, bir kuruluşta laboratuvar testi yapılamamalıdır.
&bullÖzel veya kamu kuruluşu ayrımı yapılmamalıdır.
&bullTest sonuçlarının kalitesi, ortak kalite kontrol programlarıyla denetlenmelidir.
&bullTüm laboratuvarlar zorunlu ve ortak kalite kontrol çalışmalarına tabi hale getirilmelidir.
&bullBir laboratuvar uzmanı birden fazla kamu kuruluşunda sorumlu olabileceği gibi, birden fazla özel kuruluşta ya da hem kamu hem özel kuruluşta sorumlu olabilmelidir.
&bullHem biyokimya, hem de mikrobiyoloji uzmanlarının birlikte sorumluluk yürütebilecekleri ortak olan testleri belirlenmelidir.
Laboratuvar Uzmanlarına Nasıl Bir Görevlendirme Yapmalıyız?
Laboratuvar uzmanlarımızın ve kuruluş sayılarımızın incelenmesinden de görüldüğü üzere, bütün sağlık kuruluşlarında tam gün biyokimya veya mikrobiyoloji uzmanı istihdam etmenin olanağı yoktur. Çünkü uzman sayılarımız buna elverişli değildir. Öncelikle bu gerçeği kabul edip, mevcut sayılarımıza göre akılcı bir planlama yapmalıyız.
Ayrıca, tüm sağlık kuruluşlarına tam gün laboratuvar uzmanı istihdamı gerekli de değildir. Çünkü laboratuvar uzmanlarının çalışma biçimi, diğer uzmanlık dallarından farklıdır. Dahiliye ve cerrahi gibi, çoğu branşta, doktorun kendisi olmadan, hizmet yürüyemez. Laboratuvar çalışması ise, bir ekip çalışmasıdır. Laboratuvar uzmanı, gerekli organizasyonu ve planlamayı yapar, diğer çalışanlar da bu planlamaya uygun olarak çalışmaları gerçekleştirir. Uzman, çalışmaların çeşitli aşamalarını ve sonuçların uygunluğunu değerlendirir. Bu nedenle bir laboratuvar uzmanı, birden fazla laboratuvarın çalışmasının organizasyonunu ve sorumluluğunu rahatlıkla sürdürebilir.
Bu nedenle, laboratuvar uzmanlarımızı, birden fazla laboratuvarın sorumluluğunu üstlenmekte değerlendirebiliriz.
Ülkemizde, toplam olarak 2700 civarında laboratuvar uzmanı bulunuyor. Bunun da 1100 civarı biyokimya, 1600 civarı da mikrobiyoloji laboratuvarında görev alabilir.
Diğer taraftan, ülkemizdeki hastanelerin sayısı 1542, laboratuvar testi yapılan ayaktan tedavi kurumlarının sayısı, yalnızca özel olanlar 1947, kamununkiler de 910 olarak kabul edilirse, 2857, ikisinin toplamı, 4399 ediyor.
Bu demektir ki, ülkemizde 4399 merkezde laboratuvar testi yapılmaktadır. Laboratuvar uzmanı sayımız ise 2700 civarındadır. Bu 2700 uzmanın da 2000 civarındaki kısmı, ruhsat anlamında aktif görev almaktadır.
Eğer biyokimya veya mikrobiyoloji ayrımı yapmadan her kuruluşa bir uzman görevlendirmesi yapsak bile, ülkemizdeki kuruluşların yarıdan çoğuna uzman verme olanağımız bulunmamaktadır. Her dört kuruluştan ancak birisine biyokimya uzmanı, her üç kuruluştan birisine mikrobiyoloji uzmanı verilebilecek durumdadır.
O halde nasıl bir görevlendirme yapılmalıdır?
200 yatak üzeri yatağı olan hastaneler, üniversite hastaneleri, merkez laboratuvarları, A grubu laboratuvarlar ve referans laboratuvarlarına saat 16:00’ya kadar görev yapacak tam gün biyokimya ve mikrobiyoloji uzmanı bulundurma zorunluluğu getirilmelidir. Uzmanlar, bu saatten sonra da başka bir kuruluşta görev alabilmelidirler.
Daha küçük hastanelerde bir uzman tam gün (saat 16:00’ya kadar), bir uzman da part-time görev alabilmelidir. Mikrobiyoloji veya biyokimya uzmanından birisinin saat 16:00’ya kadar bulunması, diğerinin de part-time görev alması yeterli sayılmalıdır. 16:00’ya kadar görev alan uzman da, bu saatten itibaren başka bir kuruluş laboratuvarının sorumluluğunu üstlenebilmelidir.
Tıp Merkezi, dal merkezi ve polikliniklerde ise, biyokimya ve mikrobiyoloji branşından bir uzman tam gün veya part-time sorumluluk alabilmeli, kendi branşının testleri ile birlikte, biyokimya ve mikrobiyolojinin ortak alan testlerini yapabilmeli, diğer testleri ise sözleşmeli bir laboratuvara göndermelidir.
İsteyen kuruluşlar, istedikleri takdirde, birden fazla biyokimya veya mikrobiyoloji uzmanını tam gün veya yarı-zamanlı istihdam edebilirler.
Hastaneler ve ayaktan sağlık kuruluşları, yapamadıkları veya rasyonel görmedikleri testleri, sözleşmeli laboratuvarlara göndererek, eksiklerini tamamlamalıdırlar.
Laboratuvar testi yapılan yataklı veya ayaktan sağlık kuruluşlarının tümü, mutlaka tam zamanlı ya da yarı zamanlı bir laboratuvar uzmanının sorumluluğuna bağlanmalıdır.
Ülkemizdeki her laboratuvar uzmanı, istediği takdirde bir kuruluşta asıl olarak, bir kuruşta da ikincil görev olarak, iki kuruluşta laboratuvar uzmanı sorumluluğu alabilmelidir.
Laboratuvar sorumlusu bulunmayan hiçbir sağlık kuruşuna (özel veya kamu olsun) tetkik yapma izni verilmemelidir. Buna devlet hastaneleri da dahildir.
Böylelikle sistem rahatlayacak, kuruluşların laboratuvar uzmanı bulma sıkıntısı azalacak ve idari merciler üzerine olan baskıları ortadan kalkacaktır. Aynı zamanda, uzmansız laboratuvar testleri yapılmasının ve tıbbi hatalarda artışın önüne geçilecek, hastaların zarar görmesi engellenecektir. Uzmanların iş bulması kolaylaşacak ve daha verimli olarak değerlendirilmelerinin de önü açılacaktır.
Tersi durumda ise, problemler artarak sürecektir. Uzman bulamayan hastanelerin idari birimlere baskısı artacaktır. Uzmansız laboratuvar testlerinin yolu zorlanacaktır. Sistem çözümsüz noktalarda kilitlenecektir. Ayrıca kendilerinden tam gün biyokimya ve mikrobiyoloji uzmanı istenilen özel kuruluşlar, eşit olmayan uygulama nedeniyle, yargıya başvuracaklardır. Bu durumda, haklı olarak, büyük olasılıkla laboratuvar uzmanı bulunmayan birçok devlet hastanesinin laboratuvar çalışması yargı kararıyla durdurulabilecektir.