Kadın doğumculardan Akdağ`a sezaryen tepkisi | |
Hastanelerdeki sezaryen oranlarına kısıtlama getirilmesi ile Bakan Akdağ`ın “Kadın doğum uzmanları, 100 kadından 60-70 tanesine sezaryenle doğum yaptırıyorsa, bu doktorlara eğitim aldıracağız. Demek ki normal doğum yaptırmayı bilmiyorlar” şeklindeki sözleri kadın doğum uzmanlarını kızdırdı.
İlgili derneklerden olan Türk Perinatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Turgay Şener, ANKA`ya yaptığı açıklamada, çok sayıda normal doğum yaptırdıklarını ve bu tür önlemlerle sezaryen oranlarının düşürülemeyeceğini söyleyerek “Yurt dışına baktığımızda da bu oranlar giderek artıyor. Bunun da türlü sebepleri var. Dünya Sağlık Örgütü`nün koyduğu yüzde 15`lik oran iyi gibi görünüyor ama gelişmiş ülkelerde de bu oranı tutturmak mümkün olmadı” dedi. Sezaryenin tercih edilmesinde dört ana başlık sayabileceklerini belirten Prof. Dr. Şener şunları söyledi: “Bu zorla kısıtlamalar hekim ve hasta çatışmasını kaçınılmaz kılacaktır. Hasta en ufak bir sorunda acaba normal doğumdan mı oldu diye soracak, hekim ise üzerindeki baskıdan dolayı normal doğuma yönelmemesi gereken durumlarda bile normal doğuma yönelecektir. Baskı arttıkça sorunları da beraberinde getirecektir.” “Bir kadın doğum uzmanının normal doğum yaptırmayı öğrenemediğini ileri sürüyorsanız bu çok ciddi bir ifadedir. Bizim şahsi görüşümüz şudur: Türkiye`nin çok çeşitli yerlerinde insanlar çok zor koşullarda görev yapıyorlar. Bizim kadın hastalıkları doğum uzmanı olarak temel görevimiz anne ve bebeği sağlıklı olarak doğum sonrasında taburcu etmektir. Dolayısıyla sağlıklı olarak annenin ve bebeğin sağlığını düşünmek zorundayız. Bugün hekimlerin bu konuda bir korkusu vardır. Diyelim ki Ağrı`nın Patnos İlçesi`ndeki doktor korktu sezaryen yapmadı normal doğuma zorladı. Hasta öldü. Peki, bunun sorumluluğunu kim alacak? Sağlık Bakanlığı mı alacak? Burada hekimin yapası gereken şey normal doğum değildir kadın hastalıkları uzmanı sezaryene veya müdahaleli doğumları yönetmek için eğitilmiştir. Dolayısıyla annenin ya da bebeğin sağlığını tehlikede gördüğü anda yasal olarak sezaryen yapma hakkı vardır. Bugün kadın doğum uzmanlarının sayesindedir ki Türkiye`de 1978 den beri anne ölüm oranı yüz binde 138 iken bugün bu rakam yüzde 21.7`dir. Kadın sezaryen istiyorum dediğinde yapılmalı mıdır bu etik bir tartışma. Dünyada da sürüyor bu yöndeki etik tartışma. Her kadına normal doğum yapabilme imkanı tanınmalıdır ama her kadına aynı zamanda sezaryene ulaşılabilme ve gerektiğinde sezaryen olabilme hakkı da tanınmalıdır. Sezaryen kararı hekime aittir. Hastanın durumu bizzat hekim tarafından değerlendirilecektir. Kadın doğum uzmanları gerçekten rencide olmuş durumdadır.” “Bir hastaneye sizin hastanenizde sezaryen doğum oranı atıyorum yüzde şu kadar ise ben sizin performans puanlarınızı düşüreceğim. Bu demektir ki hastanedeki bütün uzmanların alacağı parayı düşürüyor. Yani kadın doğum uzmanları üzerinde diğer uzmanlar tarafından gelecek bir baskı da taratılmış olacak.” -“BİZ KADIN DOĞUMCUYUZ, NORMAL DOĞUMUN FAYDALARINI BAKANDAN DAHA İYİ BİLİRİZ”- Sezaryen oranlarının özellikle Türkiye ve Arjantin`de yüksek olduğunu ifade eden Prof. Dr. Koç, şunları söyledi: “Eğitim üzerinde durduğumuz önemli konulardan bir tanesi. Ancak oranları bu şekilde Sağlık Bakanlığı tarafından eğitime alınarak düşürmek mümkün değil. Bunun eğitimini verecek olan Bakanlık değil, bizleriz. Bunu doktorlara verecek olan bunun bu şekilde yapılmasının yanlış olduğunu normal doğumu teşvik etmenin kuralları olduğunu bizler eğitim olarak veririz. Bakanlık illaki normal doğumu teşvik etmek istiyorsa bunun reklamlarını yapmalı halk gözünde reklamlarını yapmalı. Doktor olarak biz vazifemizi yaparız. Normal doğum isterse normalini sezaryenle isterse sezaryenle doğurur. Söylenen o 3 aylık eğitim yaklaşımı bir cezadır. Doktoru kötü duruma düşüren halkın gözünde küçük düşüren bir durumdur. Doktor zaten bu yetkiyi almıştır. Sağlık Bakanlığı tarafından diploması da onaylanmıştır. Tabii ki doktor hastayı sezaryene ikna edebilmek için suyunun az olduğunu, çatısının dar olduğunu da söyleyebilir ama eğitimle bunları o doktorun yaklaşımını değiştirmek mümkün müdür? Yani bu yönde eğitim bir çözüm olmaz. Benim doktorluk sanatını uygulama hakkıma kimse karışamaz. Karışsa karışsa meslek örgütleri karışır. Zaten bu işi ebeler götürüyor. Onlara biraz daha sağlık eğitimi sağlanmalı ve daha çok ebe istihdam edilmeli.”(ANKA) |
Medimagazin